23 Eylül 2013 Pazartesi
KUMRU YUVASININ ARDINDAN..
KUMRU YUVASININ ARDINDAN..
Her gün yeni bir gündür.. Her an yeniliklerle doludur, her bir an, bir önceki andan farklıdır..
Bugün ve dünkü anlarda, bizim yaşayarak şahid olduğumuz üç farklı hadise..
Dün, Pazar günü, öğleden sonra Latif yuvadan uçuverdi.. Yuvalarında, biber saksısında onları sevmemden coştular.. Bana maharetlerini göstermeye başladılar.. Rahmet, ki daha palazlanmış, daha büyümüş ve kanatları, kuyruğu uçmaya nerede ise çok hazır, saksının pervazına çıktı, yerden yükseldi ve kanatlarını coşku ile çırpmaya başladı.. Daha önce de bunu denemişti, ama akıllı, biliyordu henüz tamamen gitmeye hazır olmadığını, bulundu yerde, yuvasında onu yapıyordu..
Rahmet ne yaparsa, Latif de onu hemen yapmaya çalışırdı.. Bu sefer de aynısı oldu. Yüzleri pencereye dönük, önce Rahmet yükseldi, kanatlarını heyecanla açıp çırptı, o esnada Latif de yanına gitti ve ilk kez saksının dış pervazına çıkıp aynısını yapmaya başladı.. Rahmet zevkli ve heyecanlı denemesini yaptıktan sonra, uçup pencerenin mermerine kondu.. Ama minik ve henüz ne kanadı, ne kuyruğu hazır olmayan Latif, yükseldi kanatlarını çırptı ama yerine konamadı, geri gelemedi, rüzgarın da etkisi ile apartmanın ön cephesine doğru, sağa savruldu..
Rahmeti içeri alırken, onun nereye konduğunu, tam hangi yöne savrulduğunu takip edemedim.. Uzaklara konmuş ya da düşmüş olması zayıf ihtimaldi..Hemen aşağıya indim, aradım, taradım, bulamadım.. Bakmadığım yer ve ağaç kalmadı, ama Latiften iz yoktu.. Başına iyiliklerin gelmesini diledim.. Allahın onu korumasını diledim, çaresizlik ve hüzünle..
Bu sabah da Rahmet.. Bir bana bakıp sevinçle titrerken, öte yanda, sabahın seherinde canlanmış bütün bitki ve kuşların seslerine kulak kabarttı, gözleri ile uçan karga ve serçeleri takip etti. Annesi (ya da babası ..?) sabahın ilk ışıkları ile gelmişti, son bir kez yuvasında onu beslemişti ve yavrusunu yine yuvasında bırakıp gitmişti.. Ama uzaklara değil, karşı evin damına konarak yavrusu takibe almış bir yandan da onunla konuşuyordu..
Ha bu ara, dün de Latiften bir iki saat sonra, bir baktım Rahmet yuvada yok..! Çevreyi hızlı bir göz taraması ile, aşağıya ceviz ağacının dalına konmuş olduğunu gördüm.. O dalda uzun süre kımıldamadı, ilk denemesinin heyecanı ile dala yapışmış duruyordu.. Sesimi ve beni tanıdığından, gözleri bende, daha emin, daha bir güvenle duruyor dalda.. Biraz kuvvetli esen rüzgar onu sağa sola, aşağıya - yukarıya savuruyor, ama o kararlı, dalda duracak..
Sonra yandaki çam ağacına geçti.. uzun süre orada da kaldı.. Başına bir hal gelmesin diye balkondan takibe aldım. Siyah bir kedi, kocaman.. ağaca çıktı, ağaç da bayağı yüksek aslında, kedinin ona ulaşmasına bir metreden az kaldı.. Balkondaki saksıda küçük taşlar vardı, bir tanesini attım, gitmedi, ikincisinde tam isabetle, neye uğradığını şaşırdı.. uzaklaştırabildım.. Çareler aramaya başladım.. evde birbirine bağlanıp, uzun bir sopa olacak ne varsa birbirine ekleyerek, bağladım ve 4. kattan aşağıya 2. kattaki komşuma gittim, oradan çama ulaşmam daha yakındı.. Bir kaç denemede başarılı olamayınca, "ne olacaksa olur, engellemem mümkün değil" dedim kendime ve eve döndüm.. Artık takibi de bıraktım. İşlerime daldım.. Ama dayanamadım, bakayım dedim.. ve.. yerinde yok..! Tekrar kendime, "sen elinden geleni yaptın, Rahmet kendi dünyasında artık.." dedim. Ama içim, her ikisi için de biraz hüzünlü. Birbirimize çok alışmıştık. Güzel bir alış verişimiz olmuştu..
Biraz sonra telefonun çalışı ile irkildim.. Hayırdır enşeAllah, dedim kendime.. Komşumdu arayan.. Ben gidince, Rahmet beni göremeyince, balkon yerine, daha yakın ve yuvasına benzeyen komşumun penceresine konmuş, camı tıklamaya başlamış, orada olduğunu komşuma haber vermiş, duyurmuş.. Heyecan ve sevinçle indim, beni görünce yine sevinçle titredi, elime kondu.. Arkama döndüm, bir de ne göreyim Anne, ya da Baba Çamın dalında bizi seyrediyor.. Meğerse bu uçuş taliminin bir parçası imiş, ama bizim Rahmet bir gece daha emanetçisiyle geçirmeyi tercih etmiş..:))
Eve sevinçli döndük, onu yuvaya bırakmayı göze alamadım, dışarıdaki bir işimi halletmek için çıktım. Geceyi, kardeşinin yokluğunu hissetmemesi ve üzülmemesi için güzel geçirmesine daha bir özen gösterdim, yanıbaşımdan hiç ayrılmadı.. Hatta seyyar yuvası haline getirdiğim, içi örtülü bir tabağı ile, her gece olduğu gibi, yastığımın yanıbaşına koyarak, sol elimle de onu sararak, öyle uyuduk.. Gece bir kaç kez uyandığımda, Rahmetin daha da avucumun içine sokulduğunu, bir yandan da gagası ile parmaklarıma hafif, hafif dokunduğunu gördüm..
Yavrularla geçen birbirinden güzel 4-5 gece..
Ve işte, bu sabah da Rahmet, karşı evin damında ona seslenen annesinin sözünü dinlemeden önce, gözlerini gözlerimden ayırmadan, uzun uzun baktı.. yaklaştığımda yaprak gibi titredi.. Saksının bir sağına bir soluna gidip geldi.. Dışarıdan gelen kuş cıvıltıları, neşeli ötüşler, annenin sesi.. Benimle vedalaşıp uçtu.. Bu sefer konuşunu bulamadım, göremedim..
Ne dersiniz, ziyaretime gelir mi, annesi ve babası gelir mi..?
Onlar geleceğin anne ve babaları, kendi dünyalarına döndüler.. Bizi de inşeAllah unutmazlar, hatırlarlar..
Ömürleri uzun,neşeli ve mutlu geçsin.. Mutlulukla nice yavrulara..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder